'Annenize bakıp cildinizin yaşlanma durumunu kısmen görebilirsiniz'
Dermatoloji Uzmanı Doktor Şenay Sarıtaş, 'Yaşlanma karşıtı ürünleri, ne kadar geç kullanırsam o kadar iyi' sözünün yanlış bir inanış olduğunu belirtti. Sarıtaş, ciltteki kırışıklıklar artıp, derinleştikten sonra uygulanan tedavilerin daha uzun ve masraflı olabileceğini söyledi.
'Annenize bakıp cildinizin yaşlanma durumunu kısmen görebilirsiniz'Dermatoloji Uzmanı Doktor Şenay Sarıtaş, 'Yaşlanma karşıtı ürünleri, ne kadar geç kullanırsam o kadar iyi' sözünün yanlış bir inanış olduğunu belirtti. Sarıtaş, ciltteki kırışıklıklar artıp, derinleştikten sonra uygulanan tedavilerin daha uzun ve masraflı olabileceğini söyledi.
İstanbul Cerrahi Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Şenay Sarıtaş , yaşlanma karşıtı anlamına gelen 'Anti-Aging' ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bu konunun özellikle güzel görünmenin önem kazanmasıyla güncel olduğunu belirten Sarıtaş ‘Yaşlanma karşıtı ürünleri, ne kadar geç kullanırsam o kadar iyi’ düşüncesi yanlış. Çünkü bakım ürünlerine başlamak için çok beklememek gerekiyor. Cildimizdeki kırışıklıklar artıp, derinleştikten sonra daha uzun ve hatta masraflı tedaviler gerekebilir” dedi.
Yaşlanmanın cildimizde 20’li yaşlarda başladığının altını çizen Sarıtaş, kişinin annesine bakıp cildinin yaşlanma durumunu kısmen görebileceğini belirtti. 20’li yaşlardan sonra sık sık cilt sorunu yaşanabileceğini ifade eden Sarıtaş, "Çizgilenme, gözeneklerde genişleme ve sarkma, donuk cilt problemlerinin bunların başında gelir" dedi.
“Yaşlanma belirtileri göz çevresinden başlar”
25 yaşından itibaren cildimize dikkat etmemiz gerektiğinin belirten Sarıtaş, “İçeriğini ve etkilerini bilmeden hatta test etmeden her ürünün alıp kullanılmaması gerektiğini düşünüyorum. Her yaşın kullanılması gereken temizleme ve nemlendirme ürünleri farklıdır. Göz çevresi dikkat edilmesi en önemli olanlardan çünkü yaşlanma belirtilerini ilk görmeye başladığımız ve derinden yaşadığımız bölgedir. Beslenmemizden, mimik hareketlerimize kadar dikkat etmemiz gerekiyor. Doğal gıdalara yönelip katı yağlardan, kafeinden ve fastfood’dan uzak durmalıyız. Cilt dostu Omega3 açısından balık tüketimine ağırlık vermeliyiz. Özellikle günlük olarak bol su almalıyız. Yaş faktörü dışında, fazla makyaj yapmak, makyajla uyumak, uygun temizleyici kullanmamak, göz çevresini iyi temizleyememek gibi bir sürü dış faktörde kırışıklık sebebini oluşturur. Çizgiler inceyken kremler işe yarar ve yaşlanma etkilerini geciktirir. Erken yaşta kullanmaya başlamak koruyucu tedbirler almamızı sağlar o yüzden yanlış bilinen ne kadar geç başlarsam o kadar iyi yöntemini tercih etmeyin” dedi.
“30’lu ve 40’lı yaşlar, yaşlanma karşıtı ürünlerin etkin olarak kullanılma dönemidir”
Sarıtaş, cilt bakım ürünlerinde önemli olanın pahalı ürünler seçmek değil yaşa ve cilt yapısına uygun ürünleri kullanmanın gerektiğini dile getirdi. 20’li yaşların ortalarına gelindiğinde, cildin yapısında bulunan kollojen proteinin sentezinin yavaşlamaya başladığını bunun sonucunda da ciltte hafif kırışıklıklar ve ince çizgilerin belirdiğini söyleyen Sarıtaş, “Bu döneme ön yaşlanma dönemi denir. 30’lu yaşlarda cildinizin nem seviyesi düşmeye başlar ve artık ciltteki ince çizgiler daha belirgin hale gelir. Ciltteki kuruluk, cilt renginin daha cansız görünmesine neden olur. 30’lu yaşlarda artık cildinize daha güçlü Anti-Aging uygulamalar yapmamız gereklidir. 40’lı yaşlar, ciltteki kollojen yapım hızının çok düştüğü yaşlardır. Cilt bakımının tam anlamıyla gerçekten başlaması gereken yaş dönemleridir. Artık yaşlanmaya karşı etkin ürünler kullanmanın tam zamanıdır” diye konuştu.
Yaşlanma karşıtı ürünleri kullanırken dermatokların önerdiği doğrultuda ki komedojenik (ciltteki gözenekleri tıkayan) etkisinin alerjen içerikler içermeyen dermokozmetik ürünlerin kullanılması gerektiğini vurgulan Sarıtaş, "Antioksidan içerikli ürünler retinol A vit C vit hyalurinik asit peptidler alfa hidroksi asit niasinamid içerikli serum ve kremler kullanılmalıdır" diye konuştu.
“Her geçen gün yeni teknolojik gelişmelerle birlikte alan oldukça genişlemekte ve yeni metotlar üretmekteyiz” diyen Sarıtaş, “Özellikle fibrocell tedavisi PRP oldukça yaygın sıkça kullandığımız yöntemler arasında. Botox ve dolgu uygulamaları örümcek ağı tedavisi ile asma yöntemleri de tercih edilen uygulamalara arasında yer almaktadır. Fibrocell yönteminde amaç cildin fibroblast hücrelerini vücut dışında doku kültürlerinde üretip tekrar deriye verme esasına dayanır. Fibroblast hücreleri derinin sağlamlığını, elastikliğini ve yumuşaklığını sağlayan kolajen, elastik, retiküler lifler üretirler, diğer yandan hyalüronik asit gibi cildin kalitesini ve nemlenmesini arttıran maddeler sentezlerler. Fibrocell yöntemi, yüz ve dekoltede deri kalitesinin arttırılması ve kırışıklıkların azaltılması, yerçekimi ve yağ kaybı etkisiyle ortaya çıkan boyun ve çenede sarkma Akne izleri, yanık ve cerrahi skarların tedavisinde Foto yaşlanma sonucu canlılığını yitirmiş, gözenekli, mat deri yapısına iyi gelir” dedi.
Sarıtaş, yaşlanma karşıtı geliştirilen uygulamalar hakkında şunları söyledi: "Fibrocell yönteminde uygulanacak materyallerin kulak arkasından 2-3 mm çapında bir doku parçası alınarak laboratuvara gönderildiğini, bu küçük deri parçasından saflaştırılan fibroblastlar 3-6 hafta içinde çoğaltıldığını ve yeni elde edilecek materyal 2. ve 3. seanslarda kullanılır.
Cilde ilk uygulama yapıldıktan sonra da laboratuvarda üretim sürdürülür. Yeni elde edilen solüsyonlar ikinci ve üçüncü seanslarda kullanılırlar. Öncelikle uygulama yapılacak bölge lokal anestezik kremlerle uyuşturulur. Her uygulamada 20-40 milyon adet hücre deri içine verilmiş olur. Genellikle ayda bir tekrarlanan 3 seans sonunda tedavi tamamlanmış olur. İlk etkiler diğer yöntemlere göre daha geç ortaya çıkar. Ancak 6.ay ile 24.ay arasında giderek belirginleşen iyilik hali, parlaklık ve canlılık ile kırışıklıklarda belirgin azalma ortaya çıkar. Sonuç olarak kırışıklıkları ve sarkması azalmış, parlak canlı bir cilt ortaya çıkar. Elde edilen düzelmenin 5 yıl kadar sürebildiği gösterilmiştir. Öncelikle fibrocell sisteminin bir kök hücre yöntemi olması kişinin kendi dokusundan elde edilmesi sebebiyle alerji riski taşımaması önemlidir. Ciddi bir yan etki riski taşımaz. Bunun yanında etkinliğini uzun süre koruması önemlidir. Diğer yöntemlerle kombine edilmesinde sakınca yoktur.
Örümcek ağı FTC tedavisi
Örümcek ağı tedavisi, ameliyatsız yüz germe, canlandırma ve form kazandırma işlemidir. Yer çekimine ve ilerleyen yaşa bağlı olarak zaman içinde oluşan ince çizgiler, aynı zamanda sağlıksız beslenme ve sık kilo alıp vermeye bağlı olarak, daha da derinleşmeye başlar. Örümcek Ağı Tekniği estetik cerrahiye alternatif, ameliyatsız yüz gençleştirme uygulaması olarak cildinizdeki olası sorunları çözümlenmesine fayda sağlar. Uygulama lokal anestezi altında cilt altına belirli kalınlıkta absorbe edilebilen ipler yerleştirilerek asma işlemidir. Etkisi 1 ayda başlar yaklaşık etki 3 yıla kadar devam etmektedir. Komplikasyonu olmayan rahatlıkla uygulanabilen işlem konforludur. Kişi güncel hayatına devam edebilmektedir.
Somon DNA’sı uygulaması da son yıllarda sıklıkla kullanılıyor. İlk nemlendirme işleminde, hyaluronik asit tedavisi ile cildin kaybettiği nem dengesinin düzene girmesi sağlanır ve asıl tedavi için cildin alt yapısı hazırlanır. Yaklaşık 2 hafta süren bu aşamada ardından asıl gençleşmeyi sağlayan ikinci aşamaya geçilir. Bu aşamada somon balıklarının sütünden elde edilen bir serumun deri altına enjekte edilmesi uygulanır. Bu uygulama ile birlikte cildin ihtiyaç duyduğu ancak yaşlanma, aşırı UV ışınları, sigara alkol gibi olumsuz etkenlerden dolayı sağlanamayan proteinler tamamlanır. Bu proteinlerin tamamlanması sonucunda ciltte gün içerisinde gençleşme sağlanır. Sağlıksız yaşam tarzı, kötü beslenme, sigara dumanı, güneş ışınları ve yaşlılığa bağlı olarak göz çevresi, dudak çizgisi, alın bölgesinde oluşan kırışıklıkların, cildin nem dengesinin bozulması ve yer çekimine yenik düşmesi sonucu oluşan sarkmaların engellenip düzeltilmesi için deri altına mezoterapi yöntemi ile verilen somon DNA'sı cildin canlılığını kazanmasını sağlar".
Yorum Gönder